Orhan PAMUK: Yeni Hayat
Bir kitabı anlatmaya başlarken genelde aklımda pekçok şey oluyor. İşin zor kısmı, bu da benim yazarlığımın güçlü olmaması ile alakalı, kitapla ilgili aklımdaki bu pekçok şeyi yazıya aktarmak oluyor benim için. O nedenle sitedeki üslubumun henüz oturmadığını hissediyorum. Belki yaza yaza oturacaktır, bunu da zamanla görmek mümkün olacak diye umuyorum.
Orhan Pamuk’un siyasi düşünceleri veya verdiği demeçler beni çok bağlamıyor. Açıkçası aldığı Nobel de beni hiç ilgilendirmiyor. Hatta ekşisözlük’te bulunan depeyi isimli yazarın Pamuk’un Nobel konuşmasından esinlenip yazdığı bavul yazısını daha güzel bulduğumu da burada ekleyeyim. Kısaca şuna bağlamaya çalışıyorum. Orhan Pamuk’u kitaplarıyla değerlendirdim. Yazdıklarını okudum ve beğendim. Okumak isteyenlere de tavsiye ederim rahatlıkla. Orhan Pamuk’u okuyamadığını ya da anlayamadığını iddia edenlere de sempatiyle yaklaşmam onu da belirteyim.
Kitap daha baştan kapağıyla beni etkiledi demek isterdim çünkü sonraları (başta değil) incelediğimde kapağını beğenmiştim. Kitabı 1994 yılında, Kıbrıs’ta kütüphaneden ödünç alarak okudum ve okumam en büyük sebebi birkaç önce bir gazetede Orhan Pamuk ve kitabı hakkında okuduğum haberin aklımda kalması ve kitabı görünce bunu hatırlamamdı. Aynı zamanda bu kitap okuduğum ilk Pamuk kitabı oldu. Sonrasında diğer kitaplarını da büyük zevkle okuduğumu eklemem gerek. (Ayrı not: Henüz “Masumiyet Müzesi”ni okumadım.)

“Bir kitap okudum ve hayatım değişti” diye başlayan, özünde yolculuk olan bir kitap “Yeni Hayat”. İlk cümleden etkilendim kitaptan. Haliyle de okudum. Şimdi 14 yıl önce okumuş olduğum bir kitap hakkında herşeyi hatırlıyorum dersem eğer yalan olur. Hatırlamıyorum elbette. Diğer yandan kitaptan hatırladıklarım var. Kitabı düşündüğümde hatırladıklarım var. Kitabı ve kitabın anlattığı dönemi siyah beyaz hatırlıyorum ben. Kitapla ilgili hayallerim, kitabı okurken zihnimde canlananlar hep 80leri hatırlatan şekilde, siyah beyaz ya da puslu, kasvetli renklere sahip. Kitapta bol bol otobüs yolculuğu var, o yolculukları da soğuk ve yavaş ve bolca kokulu hayal ettim hep. Kitapta hatırladığım çok az şey özünde “sıcak”. Bunların başında kahramanın yaşadığı evin kendisi yer alıyor ve bir de kahramanın Canan’a (kitaptaki kadın başkadın) hissettiği karşılıksız aşk. Bunun dışında kitapla ilgili birkaç şeyi incelediğimde anlatılanların çoğunu hatırladığımı farkettim. Aynı şekilde kitapta bulunan şifrelerle ilgili web sitelerinde anlatılanları da çok az farkettiğimi gördüm.
Birinci Orhan Pamuk kitabı yazısı bu şekilde yazılmış oluyor. Söyleyebileceğim şu, eğer yazarın kitaplarına söylediklerinden daha çok önem verenlerdenseniz, güzel bir kitap okumak istiyorsanız bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
.
.
.
***
- December 20th
Sessiz evi hatirliyorum ama son cumlesini hatirlamiyordum. Simdi burada okuyunca hatirlar gibi oldum. Sessiz evi de yazacagim ileride bir zaman. Belki de yarin kim bilir?
Bu arada Orhan Pamuk ilk cumleleriyle oldukca vurucu girisler yapabilen bir yazar aslinda.
Hep merak ettim ben de okudugu kitabin ne oldugunu veya en azindan kitapta bahsedilen sirla ilgili birsey soylemesini yazarin.
Bahsetmedi kitabin sonuna kadar. 🙂
Orhan Pamuk’un yaratmaya çalıştığı derinlik, ne yazık ki, herkese uymayabiliyor. Evet, Rahim, ben de belki haz etmediğin güruhtanım ama eğer gerçekten bir yazarı enine boyuna değerlendirmek istiyorsan bilmen gerekir diye düşündüm: Orhan Pamuk’un Yeni Hayat dahilinde yaratmaya çalıştığı resim bana hitap etmedi. Kara Kitap’ı çok istememe ve defalarca denememe rağmen elimden bıraktım. David Lynch gibi değil bana göre Orhan Pamuk; sorun adamı algılamamakta değil, nihayetinde varmak istediği ile ilgilenmemek. Bir noktada gidiş yolunda kaybediyor beni, umarım anlatabilmişimdir.
g
Okuduğu kitap,ta yıllar önce yazılan daha doğrusu asırlar önce yazılan bir kitap .. O kitaba inanıp gerçekleştirmeye kalkanları öldürmüşlerdir..Orhan Pamuk da o kitabı , yazacağı yazıya konu olarak seçmiştir..