Canan Tan – Piraye

Posted by kitaplog

MUSTAFA ÇETİNEL

 

Merhabalar,

Bugün size daha dün gece son sayfasını okumuş olduğum kitabı anlatmak istiyorum. Canan Tan isimli yazarımızın Piraye isimli kitabını.
Belirtmem gerekiyor ki, bu kitap bayanların beğeneceği bir kitap. Ben kişisel olarak beğenmedim. Kitap tamamen bayanlara hitaben yazılmış. Zaten bunu kitabın arka kapağında görüyoruz. Canan Tan arka kapak kısmına, okur görüşlerini eklemeyi uygun görmüş ve ne hikmettir ki, bir tane bile erkek okurun görüsü yok bu kısımda. Daha oradan çakmalıydım durumu ama, olsun… Okuduk bir kere…

Kitabın, kitaptaki ana karakterin ismini nereden aldığını bilmeyenler için belirtmek istiyorum. Nazım Hikmet’in uğruna nice şiirler yazmış olduğu Piraye. Piraye karakterimizin babası bir Nazım Hikmet hayranı olduğu için kızlarına onu andıran isimler veriyor. Piraye ve ablası Hatice. Burada bahşi geçmişken belirtmeliyim ki, kitaptaki en iyi karakter Piraye’nin babası…

piraye1

 Şimdi gelelim Piraye’ye. Bir insan bu kadar salak olamaz dedirten hareketleriyle kitap boyunca bana kafayı yedirtmeyi başarıyor bu karakter. Daha kitabın başında annesine “Benimle olacak adam, bana şiirlerle gelecek, Nazım’in Piraye’ye yaptığı gibi…” diyen kızımız, bu “şiirlerle gelen” gencimizi, onun adına yazmış olduğu şiirleri, o kadar yakınlaşmaya rağmen “biz arkadaşız, daha fazlası olamaz” şekline tipik bahaneyle reddediyor. Bunun gibi kaç tane daha olay gerçekleştiğini belirtmek istemiyorum kitabı okuyacaklara ayıp olmasın diye. Ama ne olursa olsun, herkes bu kıza aşık oluyor, ve önüne gelen “dakika 1, gol 1” şeklinde bir felsefeyle “Benimle evlenir misin?” sorusunu soruyor, ve bana “Yok artık yaaa!” dedirtiyor. Bu durum kitapta sinirlerime dokunan durumlardan birisı. Tabii diğer bir nokta da var ki, o kadar karşısına iyi (ve istediği) şekilde gelenleri reddinin ardından, çok farklı bir şekilde ama karaktere hiç yakıştıramayacağımız bir şekilde gelen kişiyi kabul etmesi.

 

Diğer belirtmem gereken nokta işe, Piraye’mizin çok iyi para kazanan bir dış doktorunun kızı olması. Tabii bunun da etkisiyle, çevresindeki (neredeyse) herkes zengin kesim oluyor. Piraye’nın üniversiteye başlamasıyla başlayan kitabımız, Piraye’nın eşinden boşanmasıyla bitiyor, ama bitene kadar nasıl zenginlikler aktarılıyor anlatamam. Paralar havada uçuşuyor, altınlar, elmaslar elden ele dolaşıyor. Bunu söylediğim için beni affedin ama, kitaptaki tek fakir görünümlü karakter işe, bu Piraye’ye şiirle gelen, bursla okulunu sürdüren Arif. Onun hariçinde oyoyoy… Paralar akıyor her taraftan.

piraye2

Kitabın geneline baktığımızda ise tipik kavramları ele aldığını belirtmem gerekiyor yazarın. İstanbul’lu zengin bir genç bayanın üniversite ve sonrasındaki yaşamı, kültürler arasındaki çatışmalar, farklılıklar, ve dahası… Hepsi tipik konuları içeriyor ve yazarımız dallandırıp, budaklandırarak kitabı 400 sayfaya kadar çıkarmayı başarıyor, ki bu bile bir başarı sebebidir. Kitabın anlatım dili, birinci ağızdan, Piraye’nın ağzından olduğu için yaptıklarının ve düsüncelerinin birinci ağızdan anlatılması bazı kısımlarda ayrı bir işkence haline geliyor.
 
Yorumumun başında da belirttiğim gibi;

Bayanlara: İyi okumalar,

Baylara: Bence gerek yok okunmasına. Ama okursanız ne birşey kazanırsınız, ne kaybedersiniz.

 

.

4 Responses to “Canan Tan – Piraye”

  1. Yorumda belirtmeyi unuttugum bir noktayi dile getirmem gerekiyor. Bir arkadasimin uyarisiyla, biraz fazla elestirdigimi farkettim.

    Canan Tan isimli yazarimizin bu kadar da fazla elestirilmesi mantikli gelmedi. Cünkü belirtmem gereken bir nokta var ki, yazarin kullandigi dil ve anlatis bicimi cok hos ve insani sürükleyen cinsten. Benim asil elestirim ve begenmeyisim, sectigi konu ve konunun islenisidir.

  2. Kitabı okuyan bir bayan olarak, aynı zamanda da Yeni Türk Edebiyatı alanında çalışan biri olarak karakterin işlenirken yapılmak istendiği kadar bayanlara örnek olmadığını,konunun acele seçilmiş olduğunu,okuyucuda hadeflediği lezzeti bırakamadığını düşünüyorum. Kızını söz konusu “ağa oğlu” olunca baştan yürümeyeceği belli olan bir evliliğe atan bir aile, töreye karşı dik durduğu söylense de törenin br parçası olmaktan öteye gidemeyen bir kızcağız. Kendisini aldatan kocasından sırf inat için yeniden hamile kalmalar. Doğacak çocuğun geleceğini düşünmemeler… Tanzimat romanları gibi bir son! Karakter acıya dayanamayıp intihar eder! Tek fark Piraye yaşıyor; ama Haşim kendine yaptıklarının bedelini ödetiyor bir şekilde. Moda olan her şey toplanmış bu kitapta.Ağa dizileri iyi reyting alıyor nasılsa. Üniversiteli gençlerin hayatları da iyi reyting alan dizilerden. Hepsi var bu kitapta. Canan Tan’ın yazarlığıyla ilgili bir eleştirim olamaz ama konu,konunun işlenişi,karakter fena halde tatsız geldi bana.

  3. bu yazar o kadar mükkemmel yzıları varken bu kadar eleştirmen saçmaa

  4. Selamlar Mustafa,
    Bir tek cümle haricindeki tüm yorumlarına katılıyorum. “Bu kitap bayanlara hitaben yazılmış” demişsin ama ben hiç beğenmedim bir bayan olarak. Roman boyunca İstanbul’lu bir zengin kızının kaprislerini okuyup durduk. Kitabın sürükleyici olduğu doğru, bu sayede vakit geçirmemizi sağlıyor. Keşke “hoşça vakit geçirmemizi sağlıyor” diyebilseydim. Diyarbakır’ı hiç bilmeyenler için tanıtıcı bir yönünün olduğu söylenebilir. Bunun haricinde bu kitabın neden yazılmış-basılmış olduğunu anlamış değilim.

Leave a Reply