Amin Maalouf – Dogu’nun Limanlari

Posted by mustafa

Mustafa Cetinel

Herkese uzun bir aradan sonra yeniden merhabalar,

Biliyorum, gercekten uzun bir süre oldu buraya yazmayali.  Ama son zamanlarda kafamda o kadar cok sey dolasiyor ki, inanin vaktim olmuyor buraya bakmaya. Bugün de aslinda diger günlerden farkli degil, ama hic degilse kafami dagitmak istiyorum biraz, bu yüzden buraya bir yazi yazmaya karar verdim.

Gercekten sevmis oldugum bu kitap haziranda Türkiye’deyken elime gecti. Almanya’ya geri döndügümde okumaya basladigim kitabi kisa süre icinde bitirmeyi basardim (4 gündü sanirim toplam süre). Sanmayin ki hizli okudum kitabi; hayir. Kitabin toplami zaten 180 sayfa oldugu icin, ve ilgimi ceken bir konuya sahip oldugu icin kisacik sürede bitti.

Belirtmem gerekir ki, bu kitap yazar Amin Maalouf’tan okudugum ilk kitap. Daha önce ismini duymus olsam da, kitapcilarda görünce ilgimi cekmis olsa da, hicbir zaman alma istegi olusmamistir icimde. Ve acikcasi, su anda buna kesinlikle pismanim, cünkü kendisi gercekten ilginc yazarlar arasina girmeyi basarmis.

Hayat hikayesiyle zaten sasirtan Amin Maalouf, bu yasantisindan edindigi deneyimleri kitaplarinda, diline, hikayenin olgusuna, gidisatina iyi yansitmayi basarmis. Bundan sonra da diger kitaplarini okumayi iple cektigimi belirtmem gerekiyor. Bir daha ki Türkiye’ye gidisimde bu konuyla yakinda ilgilenecegime emin olabilirsiniz.

Bu kitabinda yazarimiz Ikinci Dünya savasi yillarini, ve ondan sonrasini aktarmis. Osmanli Hanedanliginin soyundan gelen bir adamin kendi hikayesini iceren bu kitabi güzel kilan yanlarindan birisi, kitabin bir röportaj seklinde yazilmis olmasi, ve kendi agzindan anlatilmis olmasi (nedense bu tip anlatim tarzi her zaman hosuma gitmistir). Kahramanimiz, büyükannesinden basliyor hikayesini anlatmaya. Ardindan Osmanli’nin son zamanlarina dogru Beyrut’a göcüyorlar ailecek (umarim dogru hatirliyorumdur sehri). Ikinci Dünya savasi sirasinda Fransa’da bulunuyor ve bir sekilde direnise katiliyor.

Ardindan ise, babasinin yanina, Beyrut’a dönmesi gerekiyor artik. Bu sirada da Israil – Filistin arasindaki catismalar basliyor, ve kahramanimizin hayati bundan etkilenmeye basliyor.

Kisaca yakin tarihi, en atesli bölgelerinde yasamis bir kisinin agzindan anlatiliyor kitap, ve iste bu noktada gercekten cok güzel bir sonuc ortaya cikiyor.

Konunun devamini anlatmayayim, sanirim yeterince (belki de fazlasiyla) özetlemis oldum kitabi. Bu tip kitaplar ilginizi cekiyorsa kesinlikle tavsiye ediyorum okumanizi. Ilginc yorumlarla karsilasabilirsiniz…

Kitapta beni en cok etkileyen yazi parcasini buraya yazmadan edemeyecegim:

‎’Hayat bu,de kendi kendine.Ikinci kez cagrilmayacagm bir oyun,bir zevkler ve acilar oyunu,bir inanclar ve aldatmalar oyunu,bir maskeler oyunu,bir aktör ve bir gözlemci olarak sonuna kadar oyna,gözlemcilik daha iyidir,ne zaman istersen birakabilirsin.Beni sorarsan ‘imdat cikisi ‘ sayesinde ayaktayim.Cünkü emrimde,ve onu kullanmayacagimi biliyorum.Ama ahiretin anahtari bende olmasa kendimi kapanda hissederdim,derhal kacmak isterdim!’

Leave a Reply