Jose Saramago – Körlük
Nilay Göktuna
Portekiz’li ünlü yazar Jose Saramago’nun okuduğum ilk kitabı olan körlük konu, yazılış, karakterler ve ele alınış biçimiyle oldukça farklı bir kitap. Kitabın en büyük sıkıntısı karakterlerin isminin olmaması, konuşma monolog ayraçlarının ve pragrafların olmayışı. Evet yanlış okumadınız kitapta birsürü insan ve rol var fakat bir tane bile isim yok. Yazar bunun sebebini kurgunun evrenselleşebilmesi açısından olduğunu söylüyor.
Yazar “liberal demokrasi”nin insanları sürüklediği sağlıksız ortamı, körlük imgesini kullanarak anlatmaya çalışmış. Bu kitabın sonrasında yazılan bir de “Görmek” adlı bir kitap var, onu henüz okumadım; körlüğün devamı niteliğinde yazılmış, yine varolan toplum sorunlarındaki çatışmayı ele almış yazar.
Kitaptaki karakterlere birsüre sonra adapte oluyorsunuz; birinci kör, birinci körün karısı, göz doktoru, göz doktorunun karısı, gözü bantlı adam, eczacı kalfası, şehla bakışlı çocuk, siyah çerçeveli gözlüklü kız, vb. isimlere birsüre sonra alışıyosunuz..
Kitabın konusuna gelirsek: Arabasını sürmekte olan birey ışıklara gelip durduğunda birden bire kör olur fakat bu körlüğün normalden farkı etrafı bembeyaz görmesidir. Avaz avaz bağırır ve onu evine götüren yardımsever vatandaş da adamı eve bırakıp gittikten sonra kör olur. Birinci körün gittiği doktor da akşam eve geldiğinde kör olur ve bu dalga yavaş yavaş yayılmaya başlar, insanlar etrafı sütbeyazı görmektedir. Bu durumda bir tek doktorun karısı körlük yaşamaz ve devlet duruma müdahale etmekte gecikmez. Kör olan vatandaşları tek tek evden alıp sözde tedavi merkezi olan bir akıl hastanesine tıkarlar. Doktorun karısı kocasını tek bırakmamak için kör numarası yapıp eşiyle birlikte kapatıldıkları yere gider ve yazar olayları, o büyük kaosları kadının gözüyle anlatmaya başlar.
Çok geçmeden gruplaşmalar, kötü niyetli insanlar, çeteler, tecavüz olayları körler hastanesinde patlak verir ve devlet bu duruma müdahale etmez. Aksine kendilerine bir adım daha fazla yaklaştı diye bu kör insanları acımasızca öldürmeye bile başlarlar. Doktorun karısı bütün iyi niyeti ve kalp güzelliğiyle insanlara yardım etmeye başlar ve sonunda devlet dahil bütün ülke körlüğe mahkum olur. Açlık, cinayet bütün insana özgü uzuvlar bir bir yok olur bu kaosta. Hastanede çıkan yangınla iki gündür aç olan bireylerimiz birlik olup kaçarlar ve doktorun karısı dış dünyada bitmişliği görünce yerle bir olur. Aç kalan sokak köpekleri insanları yemeye başlamıştır, şehir leş kokmaktadır, su, elektrik, ekmek, yemek, ev vb. herşey tükenmiştir. Doktorun karısının önderliğiyle ayakta kalmaya çalışan bu 7-8 kişilik çekirdek grup neden kör olduklarını yavaş yavaş anlamaya, gerçek benliklerini bulmaya başlamışlardır. Bu körlük aslında kalplerinin ne kadar köreldiğini, acımasızlaştıklarını, açgözlü olduklarını, paylaşmayı bilmediklerini anlamalarını sağlar ve en önemlisi koşulsuz sevmeyi öğrenirler.
Kitabın konusu böyle okumanızı kesinlikle öneririm. Yeni bir yorumda görüşmek üzere…
.
- February 8th
Sanırım bu kitap filme uyarlandı.Filmde Julianne Moore oynuyor.Ben filmi çok beğendim.eminim kitapta daha başarılı anlatılmıştır.